CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, “hükümet istifa” diyenlere ceza verildiğini, adaletsizliğe “yazıklar olsun” diye tepki gösteren CHP’li milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmak istendiğini belirterek, “Milletin isyanını baskıyla durduramayacaklar” dedi.
Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Özkoç, şunları söyledi:
“Ülke afet nedeniyle büyük bir acı içerisinde, insanlar cenazelerini kaldırıyorlar. 81 ilin 11 ilinde deprem olmuş, milletin temsilcisi vekiller alandalar, gece gündüz milletin yanında olmaya çalışıyorlar; oradaki sıkıntıları milletimize duyurmaya, dertlerine çare arıyorlar. Milletvekilimiz Ali Mahir Başarır da deprem alanında; orada gece gündüz çalışıyor, milletin derdini dinliyor. Ali Mahir Başarır ve bir milletvekili arkadaşımızın dokunulmazlığının kaldırılmasını apar topar AKP iktidarı komisyona getirdi ve dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde karar alındı. Niçin? Adalet aradıkları için. Niçin? Hak hukuk yolunda gittikleri için. Niçin? Yolsuzluğu açığa çıkartan bir belediye başkanını görevine iade etmeyen yargıya, ‘yazıklar olsun’ diye isyan ettiği için. Ali Mahir Başarır’ın suçu bu, isyan etmek, ‘yazıklar olsun’ demek. Yazıklar olsun dediği için Ali Mahir Başarır deprem bölgesinde mücadelesine devam ederken, dokunulmazlığı kaldırıldı. Milletin isyanını baskıyla durduramayacaklar. Milletin isyanının sesi olmaya devam edeceğiz.
MİLLET DÜŞÜNCELERİNİ SÖYLEMEYECEK Mİ?
Biz milletin sesiyiz dedik ya, örneğin Fenerbahçe’de, Beşiktaş’ta seyirciler sadece futbolla mı ilgililer? Onlar da yaşamın bir parçası değiller mi? Onlar da hayatın içerisinden kopup da kendi takımlarını desteklemek için geldikleri yerde, depremde acı çeken çocuklara gönüllerinden kopan yardımları sahanın ortasına atarken, aynı zamanda da isyanlarını dile getiremezler mi? Kendi düşüncelerini söyleyemezler mi? Orada kendilerini yöneten hükümete karşı ‘sen burada yetersiz kaldın, çaresiz bıraktın koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni’ diyemezler mi? Duygularını ifade edemezler mi? Şimdi orada ‘hükümet istifa’ diyen o seyircilere siz şunu gönderiyorsunuz: Nedir? Müsabakalardan men cezası veriyorsunuz. Yani diyorsunuz ki, ‘her şeyi yapabilirsiniz ama asla bizi eleştiremezsiniz.’ Yani diyorsunuz ki, ‘biz her türlü baskıyı yaparız ama siz isyan edemezsiniz, çocuklarınız enkaz altında kalsa bile bir de isyan edemezsiniz. Eğer hâlâ ailelerinizi enkazdan çıkarmadınız, enkazlar apar topar kaldırılırken cenazeler yok oluyorsa hâlâ isyan edemezsiniz.’
KIZILAY ÇADIR SATIYOR
Milletimizin isyanı ne? Milletimizin isyanı ölen çocuklar için, kadınlar için, aileler için, kaldırılamayan cenazeler için göreve çağırıyor hükümeti, gereğini yap diyor. Yapıyor mu? Yapmıyor. Ne yapıyor? Onlara müsabakalardan men; bir araya gelip de feryat etmeyin diyor. Onlar bundan vazgeçecekler mi? Hayır, vazgeçmeyecekler. Peki, hükümet, huylu huyundan vazgeçecek mi? Hayır, vazgeçmeyecek. Neden? Çünkü onun mantığı başka türlü çalışıyor. Depremde yıkılmış, dara düşmüş vatandaşlarımıza çadır dağıtması gereken Kızılay, çadır satan Kızılay konumunda. Yetiyor mu? Yetmiyor. Bir de hiç utanmadan, yüzü kızarmadan çıkıyor televizyonlara konuşuyor.
MİLLETİN NASİBİNİ ÇALANLAR
Kızılay, 11 şirket kurmuş. 11 şirkete 11 tane genel müdür atamış. Holdingin bir yönetim kurulu var. Yönetim Kurulu; Kerem Kınık Kızılay Başkanı, İlyas Haşim Çakmak ve devam ediyor… Şimdi bakın. Kızılay Yatırım ve Yönetimi CEO İlyas Haşim Çakmak, Kızılay Yatırım CMO’su Zeynep Meltem Özger, Kızılay Yatırım CFO’su Erdal Dursun, Kızılay Bakım Genel Müdürü, Kızılay Biyomedikal Genel Müdürü, Kızılay Çadır Tekstil Genel Müdürü, Kızılay Eski Yatırım Genel Müdürü, Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sanayisi Portföy Genel Müdürü, Kızılay İçecek Genel Müdürü, Kızılay Kültür Sanat Genel Müdürü, Kızılay Lojistik Genel Müdürü, Kızılay Sistem Yapı Genel Müdürü, Kızılay Teknoloji Genel Müdürü… Paralar, paralar Kızılay için toplanan paralar, yardımlar işte bunların huzur haklarına, bunların maaşlarına gidiyor. Yönetim kurullarının değişmeyen iki tane ismi var: Kerem Kınık, İlyas Haşim Çakmak. Her yönetim kurulunda muhakkak var, her yönetim kurulundan muhakkak paylarını alacaklar. Başka nerede varlar? Kızılay Yatırım Holding’in anonim şirketinde Kerem Kınık, İlyas Haşim Çakmak var. Kızılay Kültür ve Sanat Ticaret Anonim Şirketinde Kerem Kınık, İlyas Haşim Çakmak var. Kızılay İçecek Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde var… Yani bir yerden nasiplenmek yetmiyor.
GÖZ BEBEĞİNDE DOLAR İŞARETİ VAR
Nasip, bilirsiniz bizim dinimizin güzel bir sözcüğüdür, herkes nasibini alır derler. Nasibinizi gerçekten alırsınız ama bunlar nasibini değil, milletin nasibinden çalanlardır bunlar. Bunlar milletin nasibinden çalanlardır. Bunları o görevlere getirip de bir yardım kuruluşunu anonim şirket yapıp, müdürler atayıp milletin nasibini çalanlardır bunlar. İşte o yüzden birisi kalkıp da bunlara göz yuman, bunun bir şirket haline dönüşmesini sağlayan Recep Tayyip Erdoğan… Sen diyorsun ya,’ milletimizle gönül bağıyla bağlı olmayanlar hasbi muhabbetimizi anlayamazlar.’ Senin hasbi muhabbetini biliriz. Yani senin gönülden muhabbetin parayla çalışır. Para olmazsa senin gözlerin görmez, senin gözlerinin göz bebeğinde dolar işareti vardır. Sen milletin derdine yanmazsın, sen milletin inancını sömürürsün ancak. Peki, madem böyle, bizim inancımızın güzel bir terimi, kul hakkı var. Kur’an ı Kerim, ‘bana neyle gelirsen gel’ diyor bizi yaratan, ‘kul hakkıyla gelme’ diyor. Onu niye hiç paylaşmıyorsun? Onu neden hiç söylemiyorsun? Hasbisin ya, neden o hasbi halin senin kul hakkından hiç bahsetmiyor. Çünkü sen kul hakkını işte böyle kurduğun şirketlerle, müteahhitlerle, yandaşlarınla milletin cebinden alıyor, sarayın cebine koyuyorsun. İşte o yüzden sen inancımızın var olan en temel ilkelerinden bir tanesi kul hakkından bahsedemiyorsun. Bahsetmen mümkün değil, çünkü sen hasbi değilsin.
SAKARYA’DA YIKILMASI GEREKEN OKULLARI İNKAR ETTİLER
Ben Sakarya milletvekiliyim; benim içinde bulunduğum bina 5 katlı bir binanın, yıkılan bir binanın üstüne doğru kaykıldı, ben de onun içinden çıktım. Ben ilk önce komşularımın sesini kulaklarımda hâlâ unutamıyorum, hâlâ bugün bile tedavi görüyorum; o anı yaşayan herkes gibi. Milli Eğitim’in Sakarya Valiliği’ne verdiği bir brifing notu var. Tarihi 2015’in Şubat ayı, şöyle diyor: ‘Depreme dayanıklı olmayan 60 okul binasında 21 binanın yıkılıp yeniden yapılması, 39’unun da güçlendirilmesi gerekmektedir.’ Altında da devam ediyor: ‘Yani bugün Sakarya’da bir deprem olursa 21 bina yıkılacak, çocuklar enkaz altında kalacak’ diyor. Ben de dedim ki, bu bir infial yaratır. Sakarya milletvekili olarak doğru. Vali Coş’a gittim. Sayın Coş, bu doğru mudur dedim. ‘Evet doğrudur Sayın Özkoç’ dedi. Ne yapacağız? ‘Ödenek istedik, ödenek gelmiyor’ dedi. Hemen bakana gittim. Sayın Bakan dedi ki: ‘Evet doğru ama sizde orada hiç hayırsever yok mu? Yıksınlar bu okulları yapsınlar’ dedi. Hepsi bende kayıtlı, hepsi bende belgeli. Çaresiz kaldım, en son kamuoyuna seslendim. Bugün bir deprem olursa çocuklarınızı gönderdiğiniz 21 okul enkaz altında kalacak, 21 okul enkaz olacak, çocuklarınız altında kalacak dedim. İktidar partisine mensup milletvekilleri, Sakarya’daki milletvekilleri bunu aylarca inkar ettiler, ‘yok böyle bir okul’ dediler. Milli Eğitim Müdürü elimdeki belgelere rağmen itiraz etti, ‘hayır yok’ dediler. En son Ziya Bakan, o zaman bir milletvekili olarak kendisinden randevu istedim. Dedim ki, durum böyleyken böyle. Aradan yıllar geçmiş. ‘Ben oraya ekip göndereceğim, baktıracağım’ dedi. Gönderdi, baktırdı, görülen tablo şu: Acilen yıkılması gerekiyor, rapor bu ve o okullar yaptırıldı. İşte milletvekilinin görevi bu. Hani dokunulmazlığını kaldırıyorsunuz ya, milletin sesinin feryadı olan vekili yazıklar olsun diye seslendiği için yargılamak istiyorsunuz ya, o milletvekilleri, ben ve arkadaşlarım işte 21 okul gibi okulların altında çocuklarımız kalmasın diye mücadele ediyoruz. Etmeyelim mi? İnsanlarımızın sesi olmayalım mı?
EYT’DE EKSİK KALANLARI TAMAMLAYACAĞIZ
Biz dün neydiysek, bugün oradayız. EYT için dün nasıl mücadele ettik? Ettik… Şimdi bugün 5975 gün primine takılanlar, çıraklık ve staja takılanlar, BAĞ-KUR tesciline takılanlar, 9000 güne takılanlar, kısmi emekliliğe takılanlar ve benim kendim Sakarya’da olduğu gibi 1999 deprem mağdurlarını için mücadele etmeye devam edeceğiz. Allah bize nasip eder de iktidar olursak, dün ne yaptıysak, ne söz verdiysek, iktidar olduğumuzda onları gerçekleştireceğiz. Biz sözümüzün arkasındayız, sözünün arkasında olmayan Recep Tayyip Erdoğan’dır, yandaşlarıdır.
SOYLU MİLLETİ TEHDİDİ BIRAK
Millete söyledikleri yalanların arkası kesilmiyor ve şimdi sırtlarını mafyaya takıyorlar, milleti mafyayla tehdit ediyorlar ve şimdi Süleyman Soylu denen kişi mesaisini bırakıp gelirmiş ha! Sen mesaini bırakıp da depreme gidemedin, ilk 3 gün İçişleri Bakanlığı yoktu orada. Milleti tehdit etmek için ‘mesaimi bölerim, gelirim’ martavallarını bırak, milletten konuşurken adam gibi konuş. Öyle mafyaya sırtını dayayıp, uyuşturucu baronlarına sırtını dayayıp millete efelenme. Millet yeri gelir, bunun hesabını senden sorar.”
İSTİFA ERDEMLİ BİR HAREKET
Özkoç, gazetecilerin, Kızılay yöneticilerinin aldıkları ücret ve istifa talepleri ile ilgili sorusu üzerine şunları kaydetti:
“Böyle bir maaşla ilgili bilgiler var, elimde belge olmadan söylemem. Ama şudur: Kimse bedava CEO’luk yapıyor mu? Kimse bedava yönetim kurulu üyeliği yapıyor mu? Hiç kimse yapmıyor. Ne yapıyorlar bunlar? Bunlar çadır kuran Kızılay’dan, çadır satan Kızılay’a dönüşmüşler ve onun en başındaki adam ve 11 yakın genel müdür, onlarca orada çalışan nasiplenen insan ama deprem bölgesinde çadır kuramayan bir Kızılay, Deprem bölgesinde ilk 3 günde milleti ekmeğe muhtaç eden bir Kızılay, deprem bölgesinde ilk 3 günde suya muhtaç eden bir Kızılay… Ama efendiye bak bakayım, televizyon ekranlarından; maşallahı var, yanakları kırmızı, kendisinin beslenmesinden hiçbir şeyi eksik etmemiş. İstifa onurlu bir şeydir, istifa haysiyetli insanların yapacağı bir şeydir. Mesela zaman zaman karşı karşıya geldiğimiz Yunanistan’da bir kaza oldu ve oradaki ilgili kişi ne yaptı? İlgili bakan ne yaptı? Gitti, istifasını verdi. Bu başka bir vicdani ve başka bir erdemliliktir. Şimdi tren kazasında çocuklarımız öldü, pandemideki beceriksizlikleri yüzünden insanlarımız öldü, depremde insanlarımız öldü. Defalarca istifa etmesi gereken İçişleri Bakanı, ‘terörü engelledik’ dedi,6 tane vatandaşımız elini kolunu sallayarak gelen bir terör örgütü mensubu tarafından katledildi. İstifa etmek için bir insanın yüzünün kızarması lazım, istifa etmek için onurlu olmak lazım, istifa etmek için milletin bakanı olmak lazım, sarayın değil.”