Dünyada milyonlarca anne bugün ellerinde çiçekler, iltifat dolu sözlerle çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılıyor.
Yaradandan sonra, dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Anne sevgisi, daha doğumla başlayan ve ölüme kadar bitmeyen yaradılış gereği bir muhtaçlıktır… Ana karnında 9 aylık uzun bir misafirlikten sonra, dünyaya gözlerini açar açmaz ağlayan bebeğin ancak anne kucağına verildiği anda susması gibi… Çünkü en güvenilir limandır ana kucağı, onu her tehlikeden koruyan… Çocuk büyüyüp koca adam olsa da annesinin hiç büyümeyen çocuğudur… Yaşı ve konumu ne olursa olsun her insan, en güçsüz anında anne desteğini arar… Çünkü anne ve evlat arasındaki bağ, insanı ayakta tutan en güçlü duygudur. Annelerimize yalnız bugüne özel güzel davranmak, iyilikte bulunmak, onların üzerimizde olan haklarını ödemeye asla yetmez…
“Ana gibi yar olmaz” der atalarımız. Onun kucağı sevgidir, şefkattir, güvendir, sığınaktır. Anne çocuğun ilk öğretmenidir. İyiyi, doğruyu, edebi, paylaşmayı öğretendir. Evlatları için ömrü boyunca maddi, manevi tüm hizmetleri karşılıksız veren ancak her türlü fedakârlığına karşı, yalnızlığa itilmiş, terk edilmiş, gözü yaşlı anne ve babaların, toplumda sıkça rastladığımız bu ızdırap tabloları vicdanları sızlatıyor. Oysa bu tablonun yerini huzur ve mutluluk, merhamet ve hoşgörü almalı. Onların varlığını yük değil, bir nimet olarak algılamalıyız.
Anne başa taç imiş her derde ilaç imiş,
Bir evlat pir olsada anneye muhtaç imiş.
Daha gelmemişken dünyaya korktum,
Ben ne yaparım oralarda dedim.
Merak etme dedi melek,
o seni bulacak onu çok seveceksin,
Yanından ayrılmayacak dünyadaki melek
O’na anne diyeceksin.
Allahım, annem yalnız ve kimsesiz bırakmadı beni,
Yanımda oldu koruyucu bir melek gibi…
‘Anneler Günü’nün ortaya çıkışı
‘Anneler Günü’ evrensel bir gün olarak her Mayıs ayının ikinci pazarı kutlanageliyor.
Ülkemizde ise 1955 yılından bu yana kutlanmakta. Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakârlığa katlanan annelerden birini “Yılın Annesi” seçiyor.
Peki bugün nasıl ve neden çıkmış ortaya?
İşte Anneler Gününün çıkış hikayesi:
Amerika’nın Filedelfiya eyaletinde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Annesini çok seven Jarvis’in üzüntüsü aylarca sürdü. Hayatla kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. Hayata küstü, yaşama sevincini yitirdi. Yemedi, içmedi bir ara ölmeyi bile düşündü. Jarvis’in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis’le arkadaş oldu. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis’e «İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur» dedi. Bu iki cümle, Jarvis’i çok etkiledi. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. Ancak bu doğruyu bulmak Jarvis’in annesine olan sevgisini azaltmadı. Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti. Yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. Artık Jarvis annesini gözyaşları ile değil severek anmaya başladı. Acıları azaldı. İçinde arı, duru bir sevgi oluştu. Jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. Annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi. O gün Jarvis arkadaşlarına :
Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti «Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim» dedi.
Arkadaşları Jarvis’in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin Belediye Başkanına gittiler. Başkan öneriyi içtenlikle benimsedi. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
Anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı. Daha sonra bütün dünyada kutlanmaya başlandı.
Anneler günü, kadınlar günü, babalar günü, sevgililer günü vb… Batı’nın bize dayattığı her türden özel güne ilgisiz kalmamak insani bir durum. Ancak, hepsinin temelinde, bizde olan değerleri bir güne hapsetme ve diğer günlerde bu değerleri önemsizleştirme üzerine kurgulanmış günler… Bugün dünyanın pek çok ülkesinde kutlanan Anneler Günü, vatandaşın cebine göz diken kapitalist şirketlerin cirolarını katladığı sözde özel günlerden biri… Annelerine bütün bir yıl herhangi biriymiş gibi davranıp yılın bir gününde bir hediye ile gönül almaya çalışmak, aslında bizim kültürümüz ve inancımızla büyük bir çelişki.
Annelerin beklentisi bu değil
Anneler Günü ile ilgili yapılan araştırmalar, “annelerin bir hediye beklentilerinin olmadığı, tek isteklerinin sık sık hatırlanmak ve sıcak bir gülüş” olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, günler öncesinden oluşturulan algı ile, “anneni sevindirmek için mutlaka hediye al” mantığı dayatılarak insanlar tüketim ve israf kültürüne yönlendiriliyor. Tüketimi canlandırma adına, anneye duyulan bağlılığı hediyeye indirgeyerek, en kutsal değerlerden olan anne sevgisini ranta, kazanca dönüştüren kapitalist sistem bu sayede servetine servet katıyor.
Senede birgün anneni, babanı hediyelerle hatırla, diğer günlerde bu ilgiden bir eser kalmasın. Neye yarar bu…
Eskiden anneler günü yoktu, babalar günü yoktu. Huzur evlerine terk edilen anneler babalar da…
Annelere en müstesna yeri ancak İslam vermiş, cenneti ayaklarının altına sermiştir;
Bırakın huzur evlerine terk etmeyi, onlara “öf”demeyi bile yasaklamıştır;
“Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya güzellikle muâmele etmenizi emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında iken ihtiyarlığa ererlerse onlara öf bile deme, onları azarlama, onlara güzel ve tatlı söz söyle.” İsrâ-23
Bizim inancımızın temelinde, anne babaya, eşe, çocuğa, bitki ve hayvana yani herkese ve herşeye olması gereken hakkı verilmiş ve nasıl davranılması gerektiği gösterilmiştir. Batı’nın uydurduğu günlere aslında hiçbir müslümanın ihtiyacı yoktur. Batı’nın “Anneler Günü” dediği, kendi hallerine terk edilen yaşlı insanlara karşı vicdanlarını rahatlatmaktan başka birşey değil. Biz böyle olmamalıyız.
Herşeye rağmen, tüm annelerin her günü kutlu olsun… Canım annem, bir günde değil hayatımın her günündesin.
Levent BAYRİ
ANNEME
Benim annem sanki bir melektir,
Eseri o’nun bize verdiği emektir.
Hiç et kemikten ayrılır mı?
İçimdeki sevgi ondan ayrı kalır mı?
Canım gülüm benim anneciğim,
Elim elimde senden ayrılmayacağım.
…
ANNELER GÜNÜ
Annem sen benim baş tacım,
Ne olursa olsun O’na muhtacım.
Ne kadar da mutluyuz biz bugün,
Elimden tutup gezdirdin beni dün.
Leylaklar, sümbüller senin için açsın,
Ellerimle başına taktığım bir taçsın
Rabbimin bize şifa diye verdiği ilaçsın.
Gün senin, sevinçliyiz biz bugün,
Ümidimsin gönlümde düğüm düğüm.
Ne kadar sevinsek azdır bugün,
Ülkemizde var sanki bugün düğün.
İlhan BAYRİ