Basının özgürlük mücadelesi

Paylaş:

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü… Bundan 63 yıl önce gazeteciler için kanunla sağlanmış haklara tahammül edemeyen 9 gazete patronuna karşı, halkın haber alma hakkı için gösterilen anlamlı bir hareketin başlangıcı… Haklarına sahip çıkan cesur gazetecilerin 10 Ocak gecesi hazırlayıp ”Basın” adıyla 11 Ocak 1961 tarihinde çıkardıkları özgür gazete ile sergiledileri anlamlı duruş…

Gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirme yolunda yasal boyutlarda atılan adımın 63’nci yıldönümündeyiz. Ancak bugün gazeteciler hâlâ çok zor koşullar altında çalışmakta. Bu koşullar hem ekonomik hem de özgürlükler anlamında ideal ölçüleri yakalamış değil. Oysa tam demokrasi ile yönetilen ülkelerde; yasama, yürütme ve yargıdan sonra basın, 4. kuvvet olarak nitelendirilen basın, bu gücünü beklendiği gibi kullanamıyor.

Ülkemizde demokrasi standardının giderek yükselmesine ve kitle iletişim araçlarının günden güne son hızla gelişmesine rağmen basın özgürlüğünün maalesef aynı paralelde gelişmediğini üzülerek görüyoruz.

Türk basını, geçmişten bugüne ülkenin gelişmesine önemli katkılarda bulunurken, basının ulaştığı seviyede en büyük pay; görevini, şartlar ne olursa olsun fedakârca yapan basın çalışanlarına aittir.

’10 ocak 1961′ tarihi, gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştiren, ileri haklar getiren 212 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği gündür.

‘Gazeteciler Günü’nün kutlanmasındaki amaç, basın organları ve bu mesleği icra edenlerin iyi koşullarda çalışarak ilkeli yayın yapma ve halka bağımsızca haber verme özelliğine dikkat çekilmesi içindir

“10 Ocak; gazetecilerin, bir fikir işçisi olarak haklarını düzenleyen geçmişteki adıyla 212 Sayılı Yasa’nın kabulünün yıldönümüdür. “Çalışan Gazeteciler Günü” nasıl kabul edildi ve bugünlere nasıl gelindi, kısaca hatırlamakta yarar var.

Basın Mesleğinde Çalışanlarla İşverenler Arasındaki İlişkileri Düzenleyen 5953 Sayılı Kanun’un Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Kanun, Milli Birlik Komitesi’nce 4 Ocak 1961’de kabul edildi. 10 Ocak 1961 günü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yasa ile gazetecilerin bazı sosyal hakları güvence altına alındı.

212 Sayılı Yasa’nın çıkarılışı, bu dönemde yaşanan “Babıâli’de Dokuz Patron Olayı” ile de Türk basın tarihine geçti. İşverenler ve çalışanlar arasında gerginliğe, gazetelerin kapanmasına ve çalışanların “Basın” adında yeni bir gazete çıkarmasına neden olan olaylar, şöyle gelişti:

10 Ocak günü gazetelerini ellerine alan okuyucular, ”Gazetemizi Üç Gün Kapatıyoruz” başlığıyla karşılaştılar. Başlığın altında, 9 gazete patronunun imzasıyla yayınlanan, 212 Sayılı Yasa ile Basın İlan Kurumu’nun oluşturulmasıyla ilgili 195 sayılı yasaya yönelik tepkilerin dile getirildiği, yasaların meslekî sakıncalar doğuracağı iddia edilen ortak bildiri yer alıyordu.

Gazete sahiplerinin bu ortak tepkisi karşısında, çalışanlar da bir araya geldiler. İstanbul Gazeteciler Sendikası, çalışanlara ait bir ortak bildiri yayınlayarak, kapanma kararının gazete sahipleri tarafından verildiğini, diğer çalışanların ise bu durumu tasvip etmediklerini açıkladılar. Gazeteciler aynı gün, sendika önünden başlayan sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi. Ayrıca, sendikada gerçekleştirilen olağanüstü toplantıda, patronların üç günlük boykotu sırasında “Basın” adlı bir gazete yayınlanmasına karar verildi. Gerekli girişimlerin ardından çalışanların ortak ürünü olan Basın Gazetesi, 11 Ocak günü yayınlandı. Basın Gazetesi, gazete patronlarının üç günlük boykotu sırasında düzenli olarak yayın hayatını sürdürdü. Patronların boykotuna karşılık, Ankara ve İzmir’de de gazete çalışanları, gerçekleştirdikleri yürüyüşler ve yayınladıkları bildirilerle tepki gösterdiler.

Basın Gazetesi’nin son sayısında yer alan başyazıda, basın emekçilerinin elde edilen hakların korunması amacıyla elbirliğiyle mücadele edecekleri kaydediliyordu. 14 Ocak 1961’de boykot sona ererek, gazeteler yeniden yayına başladı ancak üç günde yaşanan olaylar, Türk basın tarihinde yerini aldı.

BASIN NE KADAR ÖZGÜR?

Topluma haber ve bilgi akışı sağlamak gibi çok yönlü bir görevi olan basının bu görevini layıkıyla yapabilmesi için “özgürlük” en başta gelir. Basın özgürlüğü yoksa o toplumda demokrasi kültüründen söz edilemez.

Ancak bugün Türkiye’de basın tam manâsıyla özgür müdür? Tartışılır… İşinden ve özgürlüğünden olma korkusu ile yazmak istediğini yazamayan, siyasî, ekonomik ve kanun baskısının verdiği kaygılarla bir bakıma ‘kendi kendini sansürleyen’ bir basın oluşmuş durumda. Yenilenen Basın Kanunu’nun getirdiği bazı düzenlemeler nedeniyle gazeteciler sansürlü yıllara dönüş endişesi taşıyor.

Kamuoyunda ‘’Dezenformasyon Yasası’’ olarak bilinen yeni düzenleme ile getirilen yükümlülük ve hukukî yaptırımlara karşı tepkiler halen sürüyor.

‘‘Dezenformasyonla Mücadele Yasası’nın İnternet Gazeteciliğine Etkileri ve Tartışmalar’’ konulu yaptığım bilimsel bir araştırmanın sonuçları, düzenlenen yasanın internet medyası üzerinde yapısal ve hukuksal olmak üzere iki önemli etkisi olduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmada yapılan ankette yöneltilen “İnternet Yasası basın özgürlüğünü kısıtlamış mıdır” sorusuna farklı mecralarda çalışan gazeteciler gurubundan oluşan katılımcıların verdiği yanıtlar, basının ne kadar özgür olabildiği hakkında bir tablo oluştu. Bu soruya; % 50 oranında “katılıyorum”, % 33,5 oranında “katılmıyorum”% 16,5 oranında “kısmen katılıyorum” şeklindeki yanıtlar, çoğu gazetecinin basın ve ifade özgürlüğü konusunda kaygı duyduğunu gösterdi.

İşte basın mensupları olarak bizler daima halkın gözü, kulağı, sesi olma ve kamuoyunun haber alma hakkına katkıda bulunma görevimizi böyle bir ortamda yerine getirme gayretindeyiz.

Medyaya ve çalışanlarına yönelik yasal düzenlemeler toplumun bilgi edinme hakkı ve demokrasi ile doğrudan ilişkilidir. Demokrasi ise ancak, herkesin bilgiye rahat ulaşabildiği, düşüncesini ahlak kuralları çerçevesinde özgürce açıklayabildiği bir ortamda olgunlaşabilecektir.

Ekonomik kaygılar ve kanun baskısından arındırılmış özgür bir medya için yapılan ve yapılacak her çalışma çok değerlidir.

Gazetecilerin gerçek anlamda özgür olduğu günlere kavuşması dileğiyle, doğruları korkusuzca halka anlatan, tarafsız, kalemini satmayan, dürüst tüm basın emekçilerimizin gününü kutluyorum.

Levent BAYRİ