‘Bütçeyi salgına değil saraya harcadılar’

Paylaş:

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, iktidarın devletin kaynağını, pandemi süreciyle mücadele için değil, saray düzeninin devamı için harcadığını söyledi.

İktidarın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 5,6 milyar lira olan 2020 yatırım bütçesinden fazla bir tutarı; 5,78 milyar lirayı, özel okullara destek olarak vermesini eleştiren Özkoç, milyonlarca çocuğun bilgisayar ve internet erişimi olmadığı, evinde televizyon bulunmadığı için eğitimden mahrum kalmasına dikkati çekti.

Özkoç, eğitimde, sağlıkta fırsat eşitliğinin bozulduğunu, ekonominin tüm dengelerinin allak bullak hale geldiğini belirterek, “Damat Bakan’ın yalanlarına da bir tek Tayyip Erdoğan inanıyor” dedi.

Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, dün tutuklu gazetecilerin duruşmasında Aydın Keser, Ferhat Çelik, Murat Ağırel’in 4 yıl 8 ay, Barış Pehlivan ve Hülya Kılıç’ın 3 yıl 9’ar ay hapis cezası aldığını ifade ederek, “Toplum vicdanında masumlar. Tahliye edildiler diye seviniyoruz. Ancak asıl haksız yere cezalandırıldıkları için kınamalıyız” diye konuştu.

Bu cezaların keyfi şekilde içerde tutmalarına hazırlanmış kılıf olduğunu dile getiren Özkoç, “Arkadaşlarımızın dışarda olmaları bizi sevindiriyor, ancak bu adaletsizliği şiddetle kınıyoruz. Müyesser Yıldız’ın da masum olduğunu biliyoruz, bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz” dedi.

 “PANDEMİ, EĞİTİM, EKONOMİ’DE FELAKETE GİDİYORUZ”

 Özkoç, Türkiye’nin pandemi, ekonomi ve eğitim alanlarında göz göre göre felakete gittiğini belirterek, sürecin doğru yönetilemediğini söyledi.

İktidarın ekonomik anlamda salgına hazırlıksız yakalandığını, insanları evde tutacak ekonomik gücü, desteği sağlayamadığını ifade eden Özkoç, “Borcu erteleme destek değildir, insanlarımız üzerine daha fazla yük demektir. Devletin kaynakları insanlarımızın ihtiyaçlarına göre değil,  sarayın ihtiyaçlarına göre belirlendi. Halkımızın geleceği, bir avuç insanın geleceğine bir tutuldu. Saraylara yatırım yapıldı, bir tane yetmedi, 3 tane yapıldı. Uçan saraylar, makam araçlarına milyon dolarlar yatırıldı. Bunlar devletin itibarı sayıldı, milletin itibarını kimse düşünmedi. Bütün birikimleri yok olan vatandaşlarımız, eve bir lokma ekmek götüremeyince, çoluğunun çocuğunun yüzüne bakamayınca  çaresizlikten intihar ettiler. İş bulamayan insanlarımız kendilerini yaktılar. Uyuşturucu aldı başını gitti. Fuhuş arttı. Üretim durdu.

Bugün işsizlik rakamları açıklandı; yüzde 13,4. Genç işsizliği ise yüzde 28’i aştı. Her 4 gençten biri işsizdi, bugün neredeyse 3 gençten biri işsiz.

İstihdamda 1 yılda 2 milyon kayıp var. İstihdamda 2 milyon kayıp varken, işsiz sayısındaki artış nasıl oluyor da 150 bin artıyor! Yalan. İşsizlikle ilgili açıklamaları da yalan!” diye konuştu.

 ÖZEL OKULLARA KAYNAK VAR, YOKSUL ÇOCUKLARA YOK

Eğitim sistemindeki sorunlara da değinen Özkoç, yeterli bütçesi olmadığı için devlet okullarına yatırım yapmayan, uzaktan eğitim sürecini etkin yürütemeyen Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2020 yılı için özel okullara 5,78 milyar lira destek verdiğine dikkat çekti.

Bakanlığın 2020 yatırım bütçesinin bu desteğin altında; 5,6 milyar lira olduğunu belirten Özkoç, “Bakanlığın bütçesinden özel okullara harcanan bütçe, kendi yatırım bütçesinden daha fazla. Peki şimdi soruyorum; yoksul öğrencilere n’olacak? Onlara neden destek verilmiyor” dedi.

 Özkoç özetle şunları söyledi:

“Fatih Projesi’ne 8,5 milyar bütçe ayrıldı.  3,4 milyar lirası harcandı, geriye 5,1 milyar lira kaldı. Bu para nerede?

3 milyon 37 bin öğrencimizin interneti yok. Recep Tayyip Erdoğan diyor ki; 3 çocuk yapın. Senin dediğini yaparak 3 çocuk sahibi olan kişilerin evinde bilgisayar yok, internet yok, televizyon yok.

759 bin çocuğumuzun televizyonu bulunmuyor. 7 milyon 300 bin çocuğumuz EBA’dan, uzaktan eğitimden yararlanamadı.

Bizim için devletin itibarı, milletin itibarıdır. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesidir. O zaman devlet itibarlı olur. Yoksa bu ülkenin cumhurbaşkanı saraylarda otursun, bir tane yetmez üç tane olsun, uçan sarayları olsun, makam araçları olsun diye devletin itibarı olmaz.”

 “DAMADIN MASALLARINA, YALNIZ ERDOĞAN İNANIYOR”

 Turizm, tarım sektörlerinin iflas ettiiğini belirten Özkoç, özetle şunları kaydetti:

“Üretim yok ama damat her gün, masal anlatıyor. Bu masala millet inanmıyor. İnanan bir tek kişi var; Recep Tayyip Erdoğan. Damat diyor ki; V çiziyoruz. V’nin en dibine vurdu vatandaşlarımız. Şimdi inşallah sıçrayacaksınız diyor. Milletle dalga geçiyor.

Madem en kötü geride kaldı, niye insanların birikimlerine Bireysel Emeklilik Sigortası’na el atmaya çalışıyorsunuz. Pandemiden önce Merkez Bankası’nın yedek akçesini bitiren bu zihniyet, şimdi Bireysel Emeklilik’te birikmiş paralara el atmaya kalkıyor. Aynı şehitlerimizin, gazilerimizin paralarına el attığı gibi.”

 “GİRESUN İÇİN YASA TEKLİFİ VERİYORUZ”

Ülkedeki felaketlerin salgınla, ekonomiyle, eğitimle sınırlı olmadığını, doğal afetlerin de felakete döndüğünü anlatan Özkoç, Giresun’daki sel felaketiyle ilgili yasa teklifini 3 CHP Grup Başkanvekili ve Doğa ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ortak imzasıyla bugün Meclis’e sunacaklarını söyledi.

Özkoç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Giresun ziyaretinin mitinge çevrilmesine de tepki göstererek, “Millet toplanıyor. Bu felaketten sonra Cumhurbaşkanı bize ne diyecek diye gözünün içine bakıyorlar. Cumhurbaşkanı birden onların başına çay fırlatmaya başlıyor. İnsanları bu noktaya düşüren bir ahlak, insanlığı bu seviyeye getiren, çaresizleştiren bir anlayış olabilir mi! Hiçbir zaman, yüz yıllık cumhuriyet tarihinde milletimiz bu kadar aşağılanmadı, bu kadar çaresiz bırakılmadı” dedi.

“Peki bunca çaresizliğin içinde çare var mı?” diye soran Özkoç, özetle şunları söyledi:

“Türkiye pandemiyle mücadele edebilir mi? Ekonomisini düzeltebilir mi? Eğitim için çare olabilir mi? Eğitimde annelerin babaların evlatların geleceğiyle ilgili kaygılarını giderebilir mi? Bütün bunlar mümkün.

Bunun için, bir; kendi itibarını, milletin itibarıyla eş tutan bir Cumhurbaşkanına ihtiyaç var. İki; bu cumhurbaşkanının bütün siyasi partilere eşit davranan, aynı şekilde yaklaşan bir Cumhurbaşkanı olması gerekiyor. Üç; Türkiye Cumhuriyeti’nin bir an önce güçlü parlamenter sisteme dönmesi gerekiyor. Milletin derdini millet tarafından seçilen bakanlar anlar, hesap sorulan, hesap veren bakanlar anlar. Atanmış bakanların milletin derdine çare olması mümkün değildir.

Bunun kararını verecek olan milletimizdir. Biz görevmizi yapmaya, milletimiz için mücdaele etmeye devam edeceğiz. Milletimiz de kendi geleceğiyle ilgili karar vermeli.”