Tarih, bazı anların ruhumuzda derin izler bırakmasını sağlar. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, bu izlerden biridir; bir gecede hayatlarımızı altüst eden korkunç bir felaketle belleklerimize kazındı. O gece yaşanan sarsıntı, yalnızca fiziksel değil, duygusal yaralar da açtı. On binlerce insanı kaybettik, yaralarımız derinleşti. Bu acı olay, inşaatlarımızın güvenliğini sorgulamamız için bir dönüm noktasıydı. Ancak, yaşanan felaketin sonra ermesiyle, derslerimizi yeterince çıkaramadık.
2023 yılı, 6 Şubat’ta yeniden acı bir gerçek ile yüzleşmemize neden oldu. Kahramanmaraş merkezli depremler, yalnızca fiziksel yıkım değil, aynı zamanda derin bir travma getirdi. Ülkemizde yaşanan can kayıpları ve yıkılan binalar, geçmişteki felaketin acı hatıralarını yeniden gündeme getirdi. 1999 depremi ile bu felaket arasındaki benzerlikler, yapı güvensizliğinin, plansızlığın ve yetersiz önlemlerin getirdiği sonuçları yine gözler önüne serdi.
Sakarya gibi deprem kuşağında yer alan illerimiz için alınacak önlemler daha da önem kazanıyor. Uzmanlar, mevcut yapı stokunun durumunu belirlemenin ve güvenli inşaat standartlarına uyulmasının hayati önemde olduğuna işaret ediyor. Depremin kendisi değil, doğuracağı sonuçlarla yüzleşmek ve buna hazırlıklı olmak gerekiyor. 6 Şubat depremleri, bu gerçeği bir kez daha doğrudan gözler önüne serdi.
Sakaryalıların acısı, 17 Ağustos’un hatıralarıyla birleşerek, 2023’te yaşanan felaketle derinleşti. Artık bu acıların bir daha yaşanmaması için, deprem gerçeğiyle yüzleşmemiz ve gerekli önlemleri almamız şart. İnsanların güvenliği ve toplumun huzuru için önceliğimiz, deprem öncesi ve sonrası hazırlıkları yapmak olmalıdır. Tüm enerjimizi bu hazırlıklara, bilinçli yapılaşmaya ve gerekli tedbirlere yönlendirmeliyiz. Geçmişte yaşanan acılar, gelecekte benzer felaketlerin önüne geçmek için bize bir ders olarak kalmalıdır.
25 yıl önce deprem nedeniyle hayatını kaybedenleri rahmetle anarken, bu acının bir daha yaşanmaması dileğiyle; güvenli ve hazırlıklı bir gelecek için gereken adımları atmalıyız.
Levent BAYRİ