Kurban Bayramı, Müslümanlar tarafından Hicri takvime göre Zilhicce ayının 10. gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan bir dinî bayram… Kurban Bayramı, aynı zamanda İslam âleminin her yıl Mekke’de hac farizasını ifa ettikleri vakittir.
İslam dini terimi olarak Kurban, Allah’a yaklaşmak ve Allah rızasına ermek niyetiyle kesilen, kurban edilen, hayvan demektir. Kur’an’da geçen İbrahim peygamber ve oğlu İsmail ile ilgili kıssadan yola çıkarak, kurban kavramı, çok daha genel bir adanmışlığı, Allah için bireyin her şeyini feda edebilecek olmasını, Allah’a teslimiyeti ve ona karşı şükür içinde olmayı ifade etmektedir. Kurban sözcüğü Kur’an’da birkaç kez geçer. İslamda bugün anlaşılan kurban kavramının temelini Hz. İbrahim ile İsmail’e atfedilen, içinde boğazlama eylemiyle birlikte adanmışlık duygularını ifade eden kıssa oluşturur.
İslamî kaynaklara göre, Hz. İbrahim’in çocuğu olmuyordu. Allah’a yalvarır, dua eder. Kendisinin ve eşinin yaşlı olduğu bir zamanda eşi Hacer’den mucizevi bir şekilde oğlu olur. Çocuk biraz büyüdüğünde, Hz. İbrahim peygamber rüyasında onu kurban etmesi gerektiğini görür. Oğluna “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” der.
Ne zaman ki ikisi de bu şekilde teslim oldular, (İbrahim) onu tuttu şakağı üzerine yıktı.” (Saffat Suresi: 102,103)
Fakat Allah’ın bu manevi adanmışlığı kabul edip, bunun bir sınama olduğunu onlara belirtmesi ve onlara bir kurbanlık hayvan göndermesiyle anlatı sonlanır:
“Ve ona şöyle seslendik: “Ey İbrahim rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte Biz güzel davrananları böyle mükâfatlandırırız.” “Şüphesiz ki bu apaçık ve kesin bir imtihandı” dedik. Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.” (Saffat Suresi, 104-107)
Bu, Allah’ın insanlığa büyük bir lütfudur. Allah, insanları Hz. İbrahim’in aracılığı ile insanı kurban etmekten korumuş olmasaydı muhtemelen insanlar, insan kurban etme, gibi korkunç bir geleneğe sahip olabilirdi ve insanları bu korkunç gelenekten kimse de kurtaramazdı…
•••
Kur’andaki anlatımlarda hangi hayvanların kurban olarak sunulabileceği, bu hayvanların hangi şartları taşıması gerektiği, kurbanın sadece hayvanlardan olması gerektiği gibi konularda bir açıklık yoktur.
Sâffât Suresi, 107’de İbrahim’in, oğlu İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye olarak verildiğinin anlatılması vardır.
Hac Suresi 27-28’de ise kurban, hac ile bağlantılı olarak anlatılır; “İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde, kendilerine ait bir takım yararları yakinen görmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belli günlerde Allah’ın ismini anmaları (kurban kesmeleri) için sana (Kâbeye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.”
“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!” (Hac: 37)
•••
İslam ülkelerinde Kurban Bayramı farklı dillerde ve farklı kültürlerde, kültürel etkilerle de, farklı isimlerle 14 asırdır anılageliyor…
Oysa, kurban, İslâm’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın bir başka örneğidir. Her gün dünyada sayısız hayvan kesilir ve bundan çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanır. Halbuki kurban bayramında kesilen kurbanlardan daha çok yoksullar ve hayır kurumları istifade eder… Ancak ne yazıkki; 1,8 milyon hacının kurban kestiği Arabistan’ın hemen yanındaki Yemen’de milyonlarca insan açlıktan ölmek üzere…
İslam alemi artık kendine dönüp bir baksın. Bu nasıl bir bayram ki, ‘Allah’a yaklaşma’ adına ibadet diye her yıl hayvanların kurban edildiği müslüman memleketlerinde rahat huzur yok… Neden? Bir yerde hata ve yanlışlık olmalı!
Peki günümüzde kurbanı nasıl anlamalıyız?
Bazı İslam düşünürlerinin şu sözleri, üzerinde düşünülmesi gereken tespitler ortaya koyuyor…
“İbrahim’in kestiği koçla bu toplumun kestiği koçun nasıl bir benzerliği var? İbrahim en sevdiği varlığını Allah’a kurban etmeye teşebbüs edince, amaç hasıl oldu, ve her şeyini Allah için kurban edeceğini kanıtlamış oldu. Yaptığı adağa keferaten ona koç kesmesi vahyedildi. Bu toplum neyinden Allah için vazgeçti de koç kesmeyi hak etti!”
“Kurban bayramı diye bir şey yok! Allah’a yaklaşmak için, toplumsal yardımlaşma gününü daha sonra örfen bayrama dönüştürmüşler. O devirde insanların açlık yokluk çektikleri günlerde en iyi yakınlaşma vesilesi Kurban kesmekti. Bu gün de illa o olacaktır diye bir kaide yok. Ama statikçiler bunu bir ritüele çevirmişler.”
“Kimdir senin İsmail’in? Kendin bileceksin. Sevdiklerin olabilir, işin, rütben, mevkiin vs. olabilir. Eğer Allah’a yakın olmak istiyorsan, kendi İsmail’ini bulacak, onun yerine kurban keseceksin. Yoksa yalnızca adet olsun diye koyun kurban etmek kasaplıktır.”
•••
Rabbimden, ‘Kurban’ın adet gibi değil, manâsına varılıp samimiyetle yerine getirilen bir ibadet olarak gerçek bayramlara dönüşmesini diliyorum.
KURBAN NE ET’TİR NE TATİL.
İBRAHİMCE BİR ADANIŞ
İSMAİLCE BİR TESLİMİYETTİR.
…