Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Sakarya Temsilciliği ile Sakarya Üniversitesi KADEM Gençlik Kulübü’nün ortaklaşa düzenlediği “Postmodern Darbe ve 28 Şubat’ın İzleri” konulu panel, Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Panele konuşmacı olarak SAÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bünyamin Bezci ile Konya Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta katıldı.
Konuşmasının başında 28 Şubat süreci hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Bünyamin Bezci, süreç sırasında ve sonrasında yaşanan tartışmaların laiklik üzerinden yapıldığını söyledi. 28 Şubat sürecinde yaşananların din ile modern hayatın uzlaşıp uzlaşamama meselesi üzerinden tartışıldığına işaret eden Doç. Dr. Bünyamin Bezci, “Bu süreçte dini haklar daha çok ön plana çıktı. Din, kadınların üzerinde daha görünür hale geldi ve 28 Şubat’ta en büyük sorunu onlar yaşadı” dedi.
Din kültürel olarak geri geldi
Türk modernleşmesinin memurlar üzerinden Batılılaşan bir toplum görüntüsü verdiğini kaydeden Doç. Dr. Bünyamin Bezci, memurlar üzerinden de batılı bir devlet tasarlandığını söyledi. Bezci, şöyle devam etti: “Cumhuriyet dediğimiz şey, kurucu felsefesi ile temelde batılı modern bir devlet olarak karşımıza çıktı. Devletçilik üzerinden piyasa, laiklik üzerinden de toplum kontrol edildi. Cumhuriyet kurulduğundan beri hala din ile devletin, din ile toplumun, din ile piyasanın ne mesafede olması gerektiğini anlamaya çalışıyoruz. Bütün hikâye aslında laiklik üzerinden kurgulandı. Bakıldığı zaman namaz, başörtüsü bir şekilde geri geldi ama daha laik bir formatıyla geldi. Artık bizler her tartışmamızı laiklik üzerinden yapıyoruz. Yoksa din geri gelmedi. Geri gelen şey kültürel anlamda bir din. Aslında bunu da görmemiz lazım.”
28 Şubat statü kavgasıydı
Konya Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta da 28 Şubat’ın aslında bir statü kavgası olduğunu belirterek, “Yapılan sadece yasakla mücadele değildi. Bir özgürlük mücadelesiydi. Türkiye’nin gelişim ve değişim mücadelesiydi’’ ifadelerini kullandı. 28 Şubat öncesinde ve sürecinde yaşadıkları zorlukları anlatan Leyla Şahin Usta, bu süreçte ciddi bir mücadele verdiklerini ve darbecilerin gözünde potansiyel tehlike olarak algılandıklarını söyledi. Usta, “Ben ilk yasakla karşılaştığımda ‘acaba ne yaptım, bir suç mu işledim’ şeklinde kendime sorular sordum. Etrafımda öğrenci işlerine giremedim, staj yapamadım, derse giremedim diyen kişiler vardı. Bizi tehlikeli olarak tanımlayarak toplumun dışına ittiler. Burada aslında bir statü kavgası da var” şeklinde konuştu.
Haksızlık yapıldı
Darbenin ekonomik, siyasi, askeri, toplumsal ve medya olarak birçok boyutu olduğuna vurgu yapan Usta, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbeciler medya tarafından çok ciddi destek gördü. Biz sesimizi duyurmaya çalıştıkça onlar sesimizi kısmaya çalıştı. Tam tersine darbeyi savunanları haklı gösterecek manşetler atıldı. Yaptığımız tek şey hakkımız olanı aramaktı. Daha sonrasında Türkiye’de ses getirecek bir eylem yaptık. Bu eylemden sonra kızlar gözaltına alındı. Hayalim tıp fakültesine başörtülü olarak devam etmekti ama kendimizi birdenbire Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde idamla yargılanırken bulduk. Bu yüzden tıp fakültesini 10 senede tamamladım. Türkiye’de bu konuda hala önyargılar var. Bunu da bizlerin eğitimimizle, kalitemizle o insanlara karşı tavrımızla düzeltebileceğimize inanıyorum. Topluma bu yapılan yanlışlar için bir özür borçları var. Özür dilemeyi bilirlerse, ‘biz yanlış yaptık, size haksızlık yaptık, bundan sonra biz sizi kılık kıyafetinizle değil, yeteneklerinizle, başarınızla değerlendireceğiz’ derlerse, o zaman çok büyük bir adım atmış olacağız.”