Sakarya Barosu yaptığı basın açıklaması ile Ankara’ya yürüyen Baro Başkanlarına yönelik yapılan saldırıyı kınadı.
Sakarya Barosu, Ankara’ya yürüyen Baro Başkanlarına polisin müdahale etmesinin ardından Sakarya Adalet Sarayı girişinde basın açıklaması düzenledi. Açıklama, Baro Başkanı Av. Abdurrahim Burak ve Baro Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av. Hikmet Epözdemir tarafından yapıldı.
KALBİMİZ YÜRÜYENLERLE BERABER
Baro Başkanı Abdurrahim Burak, “Bir süredir çoklu barolarla ilgili kamuoyunu meşgul eden ve anayasal hakların ihlal edildiği kamu kurumu niteliğindeki baroların, sendikalaşmaya veya dernekleşmeye çevrilmesine ilişkin taslaklar gündemde. Baroların kimliklerinin ve yapısının birden çok baroya dönüştürülmesi hususundaki çalışmalara şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu hususta bir kısım Baro Başkanlarımız Ankara’ya doğru yürüme kararı almıştır. Ankara girişinde kendileri engellenmiştir, darp edilmiştir, cübbelerinden çekilerek şiddete maruz kalmışlardır. Savunma, bu ve bunun gibi hiçbir durumda susmadığı gibi bundan sonra da susturulamaz. Demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılmasında toplu gösteri yürüyüş kanunu ve anayasanın verdiği hak çerçevesinde bu bir hukuksuzluktur. Her ne kadar o yürüyüşte olamasak da gönlümüz de kalbimiz de orada yürüyen Baro Başkanlarımızla beraber. Demokratik haklarını kullanan başkanlarımızın anayasaya aykırı ve hukuksuz bir şekilde engellenmesini şiddetle kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
FİZİKİ MÜDAHALE KABUL EDİLEMEZ
Avukat Hakları Merkezi Başkanı Hikmet Epözdemir, “Türkiye genelinde Baro Başkanlarının günlerdir sürdürdüğü savunma yürüyor eylemi bugün Baro Başkanlarının Anıtkabir’de yapacağı basın açıklamasıyla sonlandırılacaktı. Ancak gelinen noktada Baro Başkanlarımızın bu yürüyüşü kolluk tarafından engellenmiştir. Ankara’ya yürümek üzere anayasal haklarını kullanan 51 Baro Başkanı Ankara girişinde kolluğun haksız, hukuksuz, orantısız müdahalesiyle karşılaşmış; bazı baro başkanları fiziksel müdahaleye uğramış ve Gaziantep Baro Başkanımız kolluk tarafından darp edilmiştir. Kolluğun hukuksuz davranışlarına tabii ki alışığız, bu durum son zamanlarda hukuksuzluğun da ötesine geçerek pervasız bir hadsizlik haline evrilmiştir. Ancak, sırf demokratik yollarla muhalif görüşlerini ortaya koydu diye, T.C. Anayasası ve Avukatlık Kanunu’nun kendilerine yüklediği hak ve sorumlulukları gereği mesleğin onuru için yürüyen Baro Başkanlarının fiziki müdahaleye maruz bırakılması avukatlık mesleği açısından talihsiz, utanç verici ve bir o kadar da kabul edilmezdir” şeklinde konuştu.
AVUKATIN SESİ KESİLİRSE VATANDAŞIN NEFESİ KESİLİR
Epözdemir, “Utanç vesikası haline gelen bir Baro Başkanı’nın cübbesinden çekilerek engellenmeye çalışıldığı fotoğrafı veren kolluğa da ayrıca şunu hatırlatmak isteriz ki; bugün durdurmak için asıldığın o cübbe yarın haklarının savunulması için sığınabileceğin tek limandır. Bizler bu yürüyüşü kendimiz için değil istisnasız bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının haklarını korumak için yapıyoruz. Gün gelecek herkes o asıldığı cübbeye sığınmak zorunda kalacak. Unutmayın avukatın sesi kesilirse vatandaşın nefesi kesilir. Bizim adımıza anayasal haklarımızı kullanan Baro Başkanlarımıza yapılan bu hadsizliği kabul etmediğimizi, sorumluları hakkında yasal her türlü mücadeleyi vereceğimizi avukatlık mesleğinin onuru için yasal zeminde her türlü eyleme hazır olduğumuzu tün kamuoyuna saygıyla duyururuz” ifadelerine yer verdi.
‘Yapılan bu zulüm unutulmayacaktır!’
Baro başkanlarının yapılacak yeni düzenlemeye karşı başlattıkları yürüyüşün Ankara girişinde engellenmesine ilişkin açıklama yapan İYİ Parti Adapazarı İlçe Başkanı Av. Serdip Dokumacı, “Ankara girişinde yapılan zulümdür ve unutulmayacaktır. Kimse unutmasın ki güç ve kuvvet sahibi yalnızca Allah’tır” dedi.
Baro başkanlarının yapılacak yeni düzenlemeye karşı başlattıkları yürüyüşün Ankara girişinde engellenmesine ilişkin İYİ Parti Adapazarı İlçe Başkanı Av. Serdip Dokumacı bir açıklama yaptı. Dokumacı, “Aslında Baro başkanlarının ve avukatların bu yürüyüşü; ülkenin ve şehrinin her türlü hakkını savunmakla yükümlü baroların bölünüp gücünü kaybetmesine, enerjisini barolar içi çekişmeye bırakmasına, kısaca güçlü ve topyekûn bir savunmanın parçalanıp itibarsızlaştırılmasına yönelik çalışmalara karşı bir duruştur. Bu duruşa karşı Ankara girişinde yapılan ise zulümdür ve unutulmayacaktır. Kimse unutmasın ki güç ve kuvvet sahibi yalnızca Allah’tır. Onun dışında her insanın savunulmaya ihtiyacı vardır. Onun içindir ki savunma hakkı kutsal ve dokunulmazdır” dedi.
DİK DURUŞ DEVAM EDECEK
Dokumacı, şöyle devam etti: “Barolar avukatların haklarını savunmanın yanı sıra vatandaşın şehrin ve memleketin her türlü hakkını savunmakla görevlidir. Yanlış olan uygulamalara itiraz etmek ile yükümlüdür. Bir şehirdeki baroların birden fazla olduğunu düşünün. Bir tarafta sarılar, bir tarafta beyazlar, bir tarafta kırmızılar. Bunlar hemen şöyle algılanacaktır; sarılar hükümet yanlısı, beyazlar muhalefet, kırmızılar ise şucular. İşte o saatten sonra o şehrin Barosundan fayda bekleyin. Emin olun ki bu barolar birbirini yemekten, birbiri ile didişmekten hakkı savunmaya, yanlışı dillendirmeye fırsat bulamayacaklardır. Herhalde iktidarı elinde bulunduran gücün de istediği bu olsa gerek. Doğruları, hakları savunanlar, seslendirenler bölünsün, birbiriyle uğraşsınlar ve sesini çıkaramasın istiyorlar. Her ne kadar avukatların tepesi çökmüş ise de temeli sağlamdır. Sağduyulu avukatlar dik duruşlarına devam edecek ve istenen bu bölünmeye izin vermeyecektir. Bu yolda cübbesinin önünü hiçbir güç önünde iliklemeyen tüm meslektaşlarımıza selamlar olsun.”
‘Hz. Ömer adaletinden bahsedenler nerede!’
Gelecek Partisi Sakarya, Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Av. Emrullah Polat, “Düne kadar Hz. Ömer adaletinden bahsedenler, bugün telafisiz adaletsizliklere imza atmaktadır” dedi
DURDURMAYA ÇALIŞTILAR
Polat konula ilgili yaptığı açıklamasında, “Baro Başkanlarının, Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kapsamında Ankara’ya başlatmış olduğu yürüyüş maalesef şiddet kullanarak engellenmiştir. Kim, hangi gerekçeyle bu yürüyüşü durdurmaya çalışmaktadır. Adaletin yegâne temsilcileri olan avukatların tamamen hukuki olan bu yürüyüşlerine hukuksuzca el kaldıranlar unutmamalıdır ki adalet bir gün herkese lazım olacaktır. Hukukun yılmaz neferi olan avukatlar Anayasa’nın 34. maddesinde açıkça düzenlenmiş bir hakkı kullanmasına rağmen, keyfi olarak buna müdahalede bulananlar elbet bir gün hukuk önünde hesap verecektir. Unutulmamalıdır ki avukat susarsa savunma susar, avukatın sesi kesilirse halkın nefesi kesilir.” dedi.
PANDEMİ SÜRECİ
Av. Emrullah Polat şöyle devam etti: “Ankara’da Baro Başkanlarına bu hukuksuz tutum sergilenirken ilimiz de insanların sağlığı hiçe sayılmaktadır. Bilindiği üzere Çin’den başlayan ve kısa süre içinde tüm dünyayı saran Covid 19 isimli virüs pandemiye dönüşmüştür. Yaşanan salgın sürecine bağlı olarak, bir süre adliyelerdeki duruşmalara ara verilmesi sebebiyle zaten iş yoğunluğu başlarından aşkın olan mahkemelerde, iş yoğunluğu daha da artmış ve içinden çıkılmaz bir hale girmeye başlamıştır. Bu problemin aşılması amacıyla alınan önlemler yetersiz kaldığı gibi yıllardır Sakarya’mız için verilen yeni adliye sözü bir türlü tutulmadığından, fiziki şartları çok kötü ve yetersiz olan adliyemizde bugünden sonra oluşacak yığılmalar neticesinde başta hakim, savcı, avukat ve adliye personeli olmak üzere hak arayışında olan şehir halkımız bir büyük bir risk altına girmiştir.”
ÖNCE ADALET SARAYLARI YAPILMALI
“İnsanlığın bu virüsle daha ne kadar süre mücadele edeceği belirsizken yıllardır söz verilen ama bir türlü verilen sözün tutulmadığı, şehrimizin ihtiyacı olan müstakil ve fiziki şartları elverişli olan adliyenin bir an önce inşa edilip faaliyete geçirilmesi şarttır. Ancak insanların başta sağlığının hiçe sayıldığı bu süreçte sesimiz Ankara’dan duyulmamakta, halkımızın daha müreffeh ortamda adalet aramasını sağlayacak olan yeni adliye binası bir türlü inşa edilememektedir. Sakarya’mızın ihtiyaçlarına yetecek ölçüde halen bir adalet sarayımızın olmamasına rağmen, nerdeyse küçük bir kasaba büyüklüğünde ikinci bir cezaevi inşaa ediliyor olması gerçekten üzücüdür. Şehrimize ihtiyacı olan adliyeyi kazandırmak boynumuzun borcudur. Unutulmamalıdır ki hastaneye ne kadar ihtiyaç varsa adliyelere de o kadar ihtiyaç vardır.”
ADALETİ ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ
Polat açıklamalarını şu şekilde tamamladı: “Birileri ne kadar adaletten uzaklaşsa da, bizler asla adaleti aramaktan vazgeçmeyeceğiz, birileri ülkemizi ne kadar kabile devletine çevirmeye çalışsa da biz ülkemizin hukuk devleti olarak kalması için çalışacağız. Hz Ömer adaleti getireceğiz diyenlere sesleniyoruz, Fırat’ın kenarında kurtlar kuzuları parçalıyor, siz nerdesiniz!”