Dünya fındık haftası ile ilgili bu farkındalık çalışmasını yapan arkadaşları, bu programı yapanlara çok teşekkür ederim. Fındık ülkemiz için bir stratejik üründür.
Dünyada üretilen fındığın %70’ini üretiyoruz. Bu oran her geçen gün düşecektir. Artık diğer ülkelerdede fındık üretimine geçiyor. İtalya, Gürcistan Şili, İspanya…
Tek farkımız fındığımızın aroması. Türkiyede ağırlıklı olarak karadeniz bölgesinde üretilmesine karşılık son günlerde diğer illerede sıçramaya başladı.
Hala fındığın budanmasında, gübrelenmesinde, hasatında, depolanmasında yani yetiştirilmesinde çok verimli olduğumuzu söyleyemem. Bunun suçu büyük oranda biz ziraat mühendislerinde ve teşkilatlarımızdadır.
ÖNCE FINDIĞIMIZI BİRİNCİ KALİTE ÜRETECEĞİZ
Bunlara girmek istemiyorum.
Stratejesine baktığımızda hasat zamanı geldiğinde her sene aynı nakarat… ”Fındığa kaç para verecekler. Bekliyoruz büyüklerimiz ne verecek. Az’dı, yeterliydi” feryadı figan.
Sahneye bir çok argüman çıkıyor. Herkes kendine birşeyler nasıl alırım düşüncesinde. Olan üreticiye oluyor.
Pazarlamaya baktığımızda;
Fındığın tek örgütü FİSKOBİRLİK, yani üreticinin tek sesi olması gerekir. Çiftçi örgütlerimiz önce ziraat odaları maalesef tam görevlerini yerine getiremiyorlar. Çiftçimiz örgütlerine sahip çıkmıyorlar. Halbuki tek sahip oldukları gücün FİSKOBİRLİK olduğunu untuyorlar veya unutturuyorlar!!
Hükümet açıkladığı fiyatı sadece TMO aracılığı ile piyasayı dengelemek istiyor. Ne kadar dengeliyor, ne kadar dengelediğini üretici iyi bilmektedir.
Ülkemizde fındığın alıcılarından yabancı firmalar da bulunmaktadır. FERRORE’ye kimileri kızıyor, kimileri seviniyor. Firmanın suçu yok. Koyulan şartlarda ülkemize yatırım yapmış ekonominin gereği karını düşünüyor. Bundan normal bir şey yok. Alım fiyatlarına etkili oluyormuş, olacak tabii. Parayı basan düdüğü çalar hesabı. Fakat işin kötüsü, kazandığını maalesef kendi ülkesine götürüyor. Bize dağıtacak değil ya.
Biz ne yapabiliriz buna bakalım;
Ürettiğimiz fındığı ham olarak satışlarımızı çok aza indirgemeliyiz. Fındığımıza artı değer katarak ihraç etmeliyiz. Marka olmalıyız.
Fındık ile üretilebilecek ürünlerle ilgili çalışmalarımızı hızlandırmalıyız. Burada üniversitelerimize de, firmalara da büyük görev düşüyor. ARGE çalışmaları mutlaka devletimiz desteklemelidir
Dünyadaki fındık pazarına hakim olmalıyız, BORSA mutlaka Türkiyeye getirlmeli.bu kolay bir şey değil ama mutlaka başarmalıyız.
Stratejik bir ürünümüz. Bakanlıklarımız Tarım, Ticaret, Maliye Bakanlıkları mutlaka ciddi bir şekilde bir işlerliği olabilecek bir teşkilatlanmaya gitmelidir.
‘Bunları nasıl yapabiliriz’e gelince;
Tarım Bakanlığı altında köyler guruplar altında kooperatifleştirilmeli. Örneğin; KUZEY PARALI TARIMSAL KALKINMA KOOPERATİFİ. Bu kooperatif yapmış olduğu çalışmalar takdire şayan kendilerini kutlarım. Bu kooperatiflerin FİSKO’yla direkt değil ürettikleri ürünlerin satışları konusunda bağlantıları sağlanmalıdır.
Bu çalışmaları yaparken fındık bölgelerinin sosyolojik bakımından incelenip projelerin uygulanması gerekir. Fındık bölgeleri incelendiğinde sosyal hayatta sıkıntılar görülüyor.
Sonunda Bakanlığımız KARADENİZİ ÇİKOLATA VADİSİ ilan etmelidir. Bu gibi çalışmayı ordu da odaların kadın girişimcilerle ilgili bir çikolata üretim projeleri var. Bu çalışmaları genele yaymalıyız.
Bu projenin altında çikolata ve diğer ürünleri üretecek firmalara destekler sağlanmalı, ürettiği ürünlerin %70’ini İhraç etmek koşuluyla, 1 yıl süre gibi ödemesiz fındık hammaddesini vermelidir.
Bunu başarabilirsek; Üretici kazanacak, ülke kazanacak. Dolayısıyla Borsayı da Türkiye’ye getireceğiz.
Tek hedefimiz; ‘‘Fındığı biz yönlendireceğiz” olmalıdır.
HAMDİ ŞENOĞLU / Ziraat Yük. Müh. – Geyve Tabiat Varlıkları Koruma Derneği – SASTOP Tarım Komisyonu