SOYKIRIM…

Paylaş:

7 Ekim’den bu yana tüm dünyanın gözleri önünde, Gazze’de büyük bir soykırım yaşanıyor. İsrail Terör Devleti’nin Gazze’ye yönelik saldırılarında, şu ana kadar 2.704’ü çocuk olmak üzere 6.544 kişi hayatını kaybetti. Yaralıların sayısı ise 17 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

İsrail ordusunun, kısa bir süre içerisinde Gazze’ye 12 bin ton  bomba attığı düşünülürse saldırıların şiddeti daha net anlaşılacaktır.

Askeri uzmanlar, bu miktardaki mühimmatın,  bir adet atom bombasıyla aynı tahrip gücüne sahip olduğunu, sivillere yönelik bu boyuttaki bir saldırının savaş hukukuna aykırı olduğunu dile getiriyorlar.

Tabi şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.

Saldırılarda kullanılan bombaların sayısından ya da ağırlığından ziyade tahrip gücü ve bunlara takılacak olan füze başlıklarının muhteviyatı çok daha önemli.

Nitekim gözü dönmüş Siyonist güçler, hiçbir insani değere saygı göstermedikleri için fosfor bombası gibi yıkım gücü yüksek, daha geniş alana etki eden, ileride çok ciddi genetik hastalıklara neden olabilecek kimyasal silahlar da kullanmaktan çekinmiyorlar.

Ne yazık ki İslam dünyası da dahil olmak üzere hiçbir ülke/kuruluş bu vahşete mani olamıyor/olmuyor.

Eğer İsrail Terör Devleti, Gazze’ye yönelik saldırılarına ve 2007’den bu yana sürdürdüğü ablukaya son verip, insani yardımların bir an önce bölgeye ulaşmasını sağlamazsa mazlum Gazze halkı, silaha bile gerek kalmadan salgın hastalıklardan, ilaç yetersizliğinden, açlık ve susuzluktan zaten yok olacak.

İmdat Çığlığı

Gazzeli doktorlar, ellerinde yeteri kadar ilaç olmadığını, çoğu yaralıyı anestezi yapmadan ameliyat ettiklerini, hastane koridorlarının bile cesetler ve yaralı insanlarla dolu olduğunu, elektrik olmadığı için tıbbi cihazları ve morgları çalıştıramadıklarını günlerdir haykırmalarına rağmen dünya kamuoyundan gerekli desteği göremiyorlar.

Çok zorlu şartlar altında görevlerini yapmaya çalışan sağlık ekiplerinin, yaralıları ve hastaları daha güvenli bölgelere nakledebilmek gibi bir imkanları da yok…

Hastaneler, okullar, ibadethaneler, aş evleri hatta Birleş Milletlere ait binalar bile imha edilmiş durumda.

Çocukların Kollarına Yazılan Kader

Gazzeli aileler, çocuklarının bombaların hedefi olup hayatlarını kaybetmesi durumunda parçalanmış bedenlerini tanıyabilmek için  onların kollarına isimlerini yazıyorlar.

Düşünebiliyor musunuz? Parmağının ucuna diken batsa içinizin cız ettiği çocuğunuzun o körpecik kollarına, eğer şehit olursa bari onu son bir kez daha görüp koklayabileyim ümidiyle ismini yazıyorsunuz.

Bu nasıl bir ıstırap?

İnsanların kaderi alınlarına yazılır diye bilirdik meğerse Gazzelilerin kaderi çocuklarının   kollarına yazılıyormuş.

Tanrı Yehova, daha  kaç çocuğun masum kanı toprağa akıtılırsa  tatmin olacak bunu tam olarak kestiremesek de kadim insanlık tarihi er ya da geç bu soykırımı cezasız bırakmayacaktır.

Artık sözün kifayetini kaybettiği, insanlık onurunun yok edildiği, gözyaşlarının ise tamamen kuruduğu bir noktadayız…

Mazlum da ve Zalim de Aynı Kandan

Adolf Hitler önderliğindeki Naziler, 2. Dünya Savaşı sırasında başta Yahudiler olmak üzere aşağı ırk olarak gördüğü milyonlarca insanı, özel olarak yaptırdıkları kamplarda toplayarak tarihte eşi benzeri görülmemiş bir katliama tabi tutmuştu.

Bu kamplarda tutulan esirlere, akla hayale gelmeyecek işkenceler ve tıbbi deneyler yapılıyordu.

SS subayları, tek tip kıyafet giydirdikleri ve saçlarını tamamen kazıttıkları esirleri birbirlerinden ayırt edebilmek  için hepsine farklı bir numara vermişti.

Kimlik yerine geçen bu numaralar, esirlerin kollarına dövme olarak yapılıyordu.

Kaderin cilvesine bakın ki şimdi de Gazze halkı, şehit düşerlerse cesetleri tanınabilsin diye isimlerini kollarına yazıyorlar.

Yine masum insanların kollarına yazılmış yazılar…

Birinde sıra sıra rakamlar, diğerinde Arapça harfler…

Her iki trajedinin de ortak noktası Yahudiler…

Birinde mazlum, ötekinde zalim rolünde…

İnsan Olmak Yeterli…

Gazze’de yaşanan katliam, sadece Arapları, Yahudileri ve Müslümanları ilgilendiren bölgesel bir konu değildir.

Bu vahşet yüreğinde merhamet olan, vicdanı körelmemiş, zalime boyun eğmeyen tüm halkların onur meselesidir.

Nitekim dünyanın dört bir yanında sokaklara dökülen milyonlarca insan din, dil, ırk, mezhep ayrı yapmadan İsrail katliamlarını protesto ediyor.

İnsanlığımızdan utandığımız şu günlerde, yapılan bu protestolar karanlık  dünyamıza bir nebze de olsa ümit veriyor.

Gazze katliamına sessiz kalmak, tepki göstermemek hata ve hatta beni ilgilendirmiyor demek ne akla ne vicdana ne de ahlaka sığacak bir tutumdur.

Muhammed Sefa RUMELİ