Sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği için dur emrine uymadığı gerekçesiyle polis tarafından açılan ateş sonucu vurulan gencin ölümü ile ilgili olaya tepki gösterildi. Polisin, yetkilerini herkesin temel hak ve özgülüklerini korumak, kamu düzenini ve barışını sağlamak amacıyla kullanması gerektiğini vurgulayan Av. Elif Erdem Düzgün ve Av. Betül Uruk, olayla ilgili basın açıklaması yaptı.
DUR EMRİNE UYMADI DİYE VURULDU
Sakarya Barosu Çocuk hakları Merkezi Başkanı Av. Elif Erdem Düzgün ve Sakarya Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Betül Uruk, yaptıkları ortak açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“28.04.2020 tarihinde Adana’da Ali El Hemdan isimli çocuk Covid19 salgınının yayılmasını önlemek, kamu sağlığını korumak amacıyla bir tedbir olarak uygulanan sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle dur emrine uymadığı bahane edilerek açılan ateş sonucu göğsünün sol üst kısmından vurularak öldürülmüştür.
Hepimizin bildiği gibi ülkemizde korona virüs tedbirleri kapsamında 20 yaş altı ve 65 yaşının üzerindeki vatandaşlar için getirilen sokağa çıkma yasağı yalnızca halk sağlığını korumayı amaçlamaktadır. Getirilmiş olan sokağa çıkma yasağına aykırı davranılması halinde verilecek ceza ise 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca 3 bin 150 TL idari para cezasıdır.
SİLAH KULLANMAK YASAL DEĞİL
Yaşanan olayın ardından bazı haber sitelerinde maksatlı olarak çocuğun polisten kaçmaya çalıştığı, polisin ihtarına uymadığı ve yalnızca bacağından vurulduğuna dair haberler yer alsa da, olayın yaşandığı sokakta bulunan vatandaşların paylaştığı görseller sosyal medyada yer aldıktan sonra bu haberler hemen kaldırılmıştır. Kaldı ki çocuğun durmadığı kabul edilse bile bunun karşılığında ateşli silah kullanmak ne akla, ne mantığa ne de yasal düzenlemelere sığar.
İnsan hayatının değerini bir kez daha anladığımız bu olağanüstü dönemde, sonucu yalnızca idari para cezasına bağlanmış bir yasağın gencecik bir insanın yaşam hakkının önüne geçecek şekilde uygulanması hepimizi derinden yaralamıştır. Temel hak ve hürriyetlerimizin en önemlisi yaşam hakkımızdır. Unutulmamalıdır ki Polis yetkilerini herkesin temel hak ve özgülüklerini korumak, kamu düzenini ve barışını sağlamak amacıyla kullanmalıdır.
POLİSİN YETKİLERİ BELLİDİR
Polis’in görev ve yetkilerinin yer aldığı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda hangi şartlar altında silah kullanabileceği açık bir biçimde sıralanmıştır. Polisin silah kullanılabileceği haller; meşru müdafaa hakkı kapsamında, bedeni kuvvet ve maddi güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde sınırlı olmak üzere, hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde sınırlı olmak üzere kullanılır.
Polis, bu yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde dahi, silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde silahla ateş edebilmektedir. Polisin ‘dur’ çağrısına ve bunun akabinde uyarı amaçlı silahla ateş etmeye rağmen durmayan kişinin yakalanması için ateş edilip öldürülmesi, ulaşılmak istenen amaçla orantısızdır.
Adana’da yaşanan olayda Polis görev – yetki bilincini tamamen bir kenara bırakarak hareket etmiştir. Polis memuru kendi ifadesindedahi “Çocuk” olarak nitelendirdiği bir kişiye, olay yerinden kaçan bir suçlu olmamasına, elinde bir silahı yokken tam da ihtarına uyup durduğu sırada, hayatta kalma ihtimali bırakmayacak şekilde hayati bölgesine, kalbine hedef alarak ateş etmiş ve bir kişinin yaşam hakkını elinden almıştır.
Ülkemizde uygulanan sokağa çıkma yasağı kamu sağlığını koruma amaçlı olup ihlali idari bir yaptırım gerektirirken, Türk Ceza Kanunu ve sair kanunlar bakımından oluşan diğer adli suçlar bakımından ise yakalama yapılmasını gerektiren gecikmesinde sakınca bulunan suçüstü bir halin varlığı mevcut değil iken polis memurunun bu eylemi akıl almayan, vicdanlara sığmayan korkunç bir cinayettir.
ÖNCELİKLE YAŞAM HAKKI KORUNMALIDIR
Polisin; gerektiği durumlarda başvurabileceği kuvvet ve silah kullanma yetkisi hususunda, insan hak ve hürriyetlerini gözeten bir yaklaşım sergilenmelidir.
Temel hak ve hürriyetlerden olan, yaşam hakkı öncelikle korunmalıdır. İnsan; işkence, insanlık dışı ve kötü muameleye maruz kalmamalıdır. Polis, zor ve silah kullanma yetkisini otoriteye güç kazandırmak, demokratik hak ve özgürlükleri baskılamak için değil, herkesin temel hak ve özgürlüklerini korumak, kamu düzenini ve barışını sağlamak amacıyla kullanılmalıdır.
Zanlı polis kasten insan öldürme suçunu işlemiş olup soruşturma ve dava süreci tarafımızca takip edilecektir.”